Bir günlük olma
yolunda adım adım ilerleyen bu sayfada son birkaç günün getirdiği yeni
korkularımla yazıyorum.
Hiç olmadığım kadar öfkeliyim, hiç olmadığım kadar korku
dolu. Başkalarının korkularıyla besleniyor, öfkemi onlarla büyütüyorum. İlk kez
bu kadar keskin hissediyorum değişeni; beni değiştirmek istiyorlar, biliyorum.
Benden başlasınlar ki, her şey değişsin. Bir kadın olarak ben, kadınlığımdan
korkuyorum.
Küçükken dinlediğim hikayelerle, bu düzene olan öfkemle büyüdüm ben;
korkularım sonra başladı. Çocukken gök gürültüsünden bile korkmazdım; ama “iyi”
bir üniversite kazanamamaktan korktum lisede. Üniversitede başarısız olmaktan
korktum. Parasız kalmaktan korktum sıkça, zaman zaman kaldım da.
İşsiz kalmaktan korktum sonra. Bir işe girdim; onların
inandıklarına inanmadığımdan, eleştirmekten kaçınmadığımdan, kısacası kendimi
saklayamadığımdan işten atılmaktan korktum. Neredeyse o da oluyordu.
Başka bir işe geçmiştim ki, yaptığım işten tatmin olmayıp
daha üretken olmak istediğimi söyledim. Sonra yine korktum işsiz kalmaktan.
Şimdi yeni bir işte yeni bir başlangıç yapıyorum. Ama tam da
bugünlerde yeni korkularla tanıştım. Ben bu ülkede kadın olmaktan korkuyorum.
Gerçekten yapabileceğime inandığım bu işe girebilmek için kırk takla attım. Çünkü
kadın dediğin, yarın bir gün evlenip işi bırakır. O zaman bırakmazsa, eninde
sonunda çocuk yapacak, kesin bırakır. Ah yine bırakmadı diyelim; süt izni, şu
bu derken asla bir erkek kadar verimli çalışamayacaktır. Sanki kadına bu rolü
biçen kendisiymiş gibi. Ben, bir iş görüşmesinde, karşımdakini evlenip işi
bırakmayacağıma ikna etmeye çalıştım!
Bir de üstüne patlayan kürtaj gündemi... Bir yandan ya
çocuk yapmak istersem diye işe alınmazken, bir yandan yapmak istemesem bile zorunda bırakılıyorum.
Ben, bir gün –o imzayı atmadan ya da atarak- seviştim diye bir çocuğa mahkum
edilmekten korkuyorum. Bir gece kuytuda tecavüze uğramaktan korkarak yaşadığım
bu ülkede, şimdi bir de o gecenin bir yükünü daha bedenimde taşımak zorunda
kalmaktan korkuyorum. İstemediğim bir gebelikten kurtulmak için çabalarken
sağlıksız yollarla ölüp gitmekten korkuyorum. Başka koşullarda büyüseydim namus
cinayeti gibi korkularım da olurdu; ama bu koşullarda neyse ki sadece çevremin bana olası
bakışlarından korkuyorum.
Bu korkular büyütüyor öfkemi. Hiç istemediğim kadar
istiyorum bu düzeni alaşağı etmeyi. Hiç hissetmediğim kadar hissediyorum; iyiye,
doğruya güzele olan o büyük ihtiyacı.
Ama öfkem yetmiyor. Sadece
ben olursam yetmez. Oğulları bir hiç uğruna öldürülen anaların, eve ekmek
götürememekten korkan babaların, yarış atı gibi koşturulan öğrencilerin
öfkesiyle birleşmem lazım. Başka öfkelerle yan yana durmam gerekiyor.
Sizinkilerle mesela…
Başlayalım bir yerden! Bu Pazar günü, kürtaj hakkını
savunmak için buluşarak başlayabiliriz belki?
Yardımınıza ihtiyacım var! Korkularından arınmış insanlar
olabilmek için.. Hiç olmadığımız kadar özgür insanlar.