Bu Blogda Ara

27 Mart 2015 Cuma

"DÜNYA TİYATRO GÜNÜ" VESİLESİYLE BİRKAÇ UFAK TAVSİYE....

Nicedir buralara bir şeyler karalamamıştım. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü, bu blog sayfasını hatırlamak için vesile oldu.

Son üç senedir kazandığım en güzel alışkanlık düzenli olarak tiyatroya gitmek olsa gerek. Ekstrem durumlar olmadıkça mutlaka her hafta bir oyuna gitmeye çalışırım. Bir iki denemeyle başlayan tiyatro günleri artık hayatımın olmazsa olmazlarından. Annemin endişelerinin aksine tüm paramı tiyatroya da yatırmıyorum, hatta benim açımdan ekonomik bile oldu. Zira tiyatro sanılanın aksine oldukça hesaplı bir etkinlik. Devlet tiyatrolarında tam bilet 10 TL, öğrenci bileti 6 TL. Şehir tiyatrolarında Perşembe günleri halk günü, yani tüm biletler indirimli: Normal oyunlar 9 TL, müzikaller 12 TL. Diğer günler ise biletler 5’er lira daha pahalı. Dışarı çıksanız ilk birada harcayacaksınız zaten o parayı, sinemaya gitseniz iki katını bayılıyorsunuz. O yüzden, hem keyifle vakit geçirmek hem de cüzdanı delmemek adına sosyal aktiviteleriniz arasında kolayca yer ayırabilirsiniz tiyatroya. 

Özel tiyatrolarda durum biraz daha farklı tabii. Kimilerinin bilet fiyatları gerçekten cep yakabiliyor. O yüzden ben kendime şöyle bir program çizdim: Her ay sadece bir özel oyuna bilet alıyorum. Geri kalan üç haftanın birer gününü ise devlet ve şehir oyunlarına ayırıyorum. 

Ateşli Sabır (Postacı) / İBB Şehir Tiyatroları
Bu üç sene içinde kimi oyunları tekrar izleyecek kadar çok sevdim, kimisinde ise perde bir an önce kapansın diye koltukta sıkıntıdan şekilden şekle girerek dakikaları saydım. Üç senede toplamda belki de sadece üç oyunda ilk perdeden sonra salondan ayrıldım. Ama her seferinde bir sonraki oyunu iple çektim. Kimileri şehir ve devlet oyunlarının “kötü” olduğunu iddia eder ama içlerinden cidden çok sevdiğim oyunlar çıkmıştır. Örneğin Şehir Tiyatroları'nın Pablo Neruda'nın hayatından bir kesiti anlatan oyunu Ateşli Sabır. (Hemen burada magazinsel bir boyuta atlayıp Mert Turak'ın adını anmadan geçemeyeceğim. Bence onun olduğu tüm oyunları izleyin zaten :)) Benim izlenimlerime göre Devlet Tiyatrosu oyunları, Şehir Tiyatrosu oyunlarından bir tık daha güzel oluyor. -Çehov Makinesi'nden hiçbir şey anlamamış olmanın bende açtığı yaraya rağmen, ki o da zaten benim ayıbım. İnsan bu yaşa gelip Çehov okumamış olursa öyle olur.

Peki ben düzenli olarak tiyatroya gitme alışkanlığını nasıl edindim? Her ayın sonunda mutlaka bir sonraki ayın oyunlarına önceden bilet alarak. "Ben de istiyorum ama vaktim olmuyor" gibi cümleleri kuranlardansanız siz de aynı taktikle başlayabilirsiniz. Hazırda biletiniz varken bir şekilde o vakti yaratıyorsunuz. Hatta bir süre sonra diğer bütün etkinlikleri de tiyatro günlerinize göre planlıyorsunuz. Tahminimce çoğunuzda akıllı telefon vardır; ajandanıza kuracağınız bir hatırlatmaya bakar. 

(Yazımın asıl niyeti başkaydı, girizgah kısmı gereğinden uzun oldu. O yüzden giriş - gelişme - sonuç şablonunu bir kenara atıp bu kısımdan sonra daldan dala atlayacağım.)

Geçenlerde Kim Korkar Hain Kurttan’ı da izlediğimde Oyun Atölyesi’nin son birkaç senedir sahnelediği tüm oyunları izlemiş olduğumu fark ettim. "En İyiler" listelerini yapanlara her daim özendiğimden en azından Oyun Atölyesi'nin bu sezon oyunları için de ben bir sıralama yapayım, günün anlam ve önemine sığınarak sizlerle paylaşayım istedim. Kimse korkmasın, eleştirmenliğe soyunmadım, ne haddime. Benimki naçizane bir izleyici listesi. 

İki senedir dilimden düşmeyen, her yerde her fırsatta herkese tavsiye ettiğim ARAF tabii ki liste başı.
Araf / Oyun Atölyesi

İşte benim Oyun Atölyesi oyunları listem:
1)   Araf
2) Testosteron (Yıllar önce Mert Fırat’lı oyunu izlemiştim. Kadrosu farklı şimdilerde ama seyir keyfi aynıdır diye umuyorum.)
3) Kim Korkar Hain Kurttan
4) Nehir
5) Dolu Düşün Boş Konuş

Şehir ve devlet oyunlarının hepsini izlemem mümkün olmuyor, o yüzden onlara liste yapamayacağım.

Aslında benim favori sahnem DOT Tiyatrosu. Onların bu sezon sadece iki oyunu vardı; o yüzden listeyi Oyun Atölyesi için yaptım. DOT'un -izlediklerim arasında- en sevdiğim oyunu ise bambaşka bir ağustos böceği ve karınca hikâyesi olan Altın Ejderha idi. Maalesef bu sezon sahnelenmiyor ama ilerde tekrar sahnelemelerini ve belki bir kez daha izleme şansına erişmeyi umut ediyorum. DOT, her sezon başında oyunlarına göz attığım ilk yerdir. Tavsiye ederim. Sayfaları için tıklayınız

Oyunlarını mutlaka görmenizi önerebileceğim bir diğer sahne ise Talimhane Tiyatrosu. Sayfaları için sizi buraya alalım.

Tabii ben şu an sadece bir iki sahneden örnek verebildim. D22’den Semaver Kumpanya’ya, İkinci Kat’tan Moda Sahnesi’ne, Kumbaracı50’den Emek Sahnesi’ne bir dolu alternatif var. İyi ki de varlar! Hepsinin Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun! Bu vesileyle tiyatroya emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.

Yine kendimi durduramadığım bir yazı oldu, sanırım artık bir şekilde sonlandırmam gerekiyor. O yüzden sizi birkaç linke daha yönlendireyim ve kendinize keyifli bir oyun hediye edin. Aynı oyunu beklerken çay-kahve sırasında karşılaşmak umuduyla…

Alternatif sahneleri takip edebileceğiniz bir twitter adresi: Alternatif Sahneler
Devlet Tiyatroları: http://www.devtiyatro.gov.tr/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder